2 Aralık 2011 Cuma

Hem uzun hem filtreye takılacak şekilde yazılır mı be birader

Daha önce söylemiştim diyerek bir yazıya başlanır mı? Yazı yazarken(kompozisyon dersi hayatıma girdiğinden beri) beni en zorlayan şey başlayabilmek olmuştur her daim. Sadece ben de olmadığına emin olduğum, bir yazının giriş cümlesi yazı -makale -kitap... ne zıkkımsa artık onun hakkında insana bir fikir verir düşüncesi eminim pek çok insanda var(genelleme detected). Kitaplar hariç("adam o kadar emek vermiş lan okumaya devam et bir olay örgüsü otursun" diyorum kendime) diğer mecmuattan bir şey okuyacaksam önce başlığa bakarım başlık mı diye, sonra giriş cümlesine bakarım ne diyor diye felsefesiylen hareket etmeye de devam ediyorum nitekim. İşte bu uzun lafın kısası herkes yazabilir(denedim %100 çalışıyor) ama herkes iyi yazamaz(tespit detected). Lütfen küfretmeyiniz ben size bilmediğiniz şeyler anlatmayı vadetmedim ki amk.
Blog olayına girişim twitterda gördüğüm yazıları okumak için abonelik olayına gireyim lan şeklinde doğmuş, twitterın söylenecek bazı şeyler için yetersiz gelmesiyle gelişmiş ve bir kaç kişinin okuduğunu görünce şenlenmiş bir -mişli geçmiş zaman olayıdır. Neticede hepimizin anlatacak hikayeleri, söyleyecek sözleri, dünyayı değiştirecek fikirleri var( iç ses de sizinle aynı fikirde olduğunu belirtiyor bu noktada) tabii ki kendi yarı çapında canıııım. İşte bugün lafı etrafında dolandırmak istediğim konu bu blogla imtihanım. Efenim, bendeniz günlük olayının çok saçma bir şey olduğunu düşündüm bütün çocukluğum ve ergenliğim boyunca. Hani bir de günlük bir vücuda büründürülüyor da; sevgili günlük bugün ne yaraklar yedik bir bilsen, ay kız keşke sen de yanımızda olsaydın da beraber yeseydik. havasında olması yüzünden iyice pilot olmak gerektiğine inandırmıştım kendimi(pişmanlığımı sezinlediniz[blog yazmanın güzel yanı da böyle her zaman kullanamadığın kelimeleri cümle içinde kullanma şansı tanıması] mi çakallar). Şimdi sizle senli, benli, bizli konuşunca aklıma geldi işte. Böyle de acayip işleyen bir kafa benimkisi(kendimi övmek istemiştim aslında burada). Neyse toparlayayım efem; netice de bloga bir kaç yazı yazmaya başlayıp bir kaç kişinin okuduğunu, ilgilendiğini görünce bana nasıl bir yazma şevki geldi, ben bunu size anlatamam ama siz blog yazan insanlar olarak ben anlatmadan da gayet anlarsınız bence. İşte her şey günlük güneşlik(güleşlik de yazsam fark edilmezdi gibi hissettim) sürekli yazasım var falan, yazmak rahatlatıyordu beni, günah çıkartmak gibi, rahatlatıcı. ama üzerimden etkisini henüz atamadığım askerlik olayı benim gittiğim şeritten son sürat bana doğru gelince kafa kafaya girdik göz göre göre. Neticede dönüp bakınca aslında yazdıklarımın büyük kısmının malca olduğunu fark ettim(örnek yazıları verip kendimi rencide etmek istemiyorum) . Meğerse ben de bir alex değilmişim. Farkettim. Dedimki kendime; anlatmayı beceremiyorsan anlatmayacaksın aga. Ama irin gibi meret insanın içinde biriktikçe gereksiz sıkıntıya sebep oluyor. Akıtalım irini, rahatlayalım dedim benjamine. Daha aklımdakilerin kıyısından açılmadım bile, sadece ayaklarımı soktum suya ama lafı dolandırdığımından mütevellit uzun bir yazı oldu bile, hem de her şeyi anlatmaya çalışırken hiçbir şey anlatmayanlardan(bari güzel bir uzay fotosu ile süsleyelim de bir yanı elle tutulsun). Sınava yeteri kadar çalışmamış öğrencinin kağıdı doldurma çabası.

Hiç yorum yok: