5 Şubat 2010 Cuma

Yenilik şart!

Blog işini biraz biraz ciddiye almaya başlayınca biraz özelleştirme yaptım. Aslında ben teknolojik ürünler hariç gelenekçi birisiyim(yerseniz) ama yenilikçi de olabilirim o belli olmaz, siz en iyisi 'tutarlı değilsin lan' diye üstüme gelmeyin. Yaptığım her şey içinde mantıklı-mantıksız ayrımı yapmaksızın bahane uydurabilecek kapasitede birisiyimdir. Farz-ı misal arka plan. Arka planı beyazdan siyaha çevirmekle sizin bu blogda geçirdiğiniz süre içinde kullandığınız ekranların elektrik sarfiyatını tam %33(bu oran tabi ki isviçreli bilim adamları tarafından belirlendi) azalttım hadi öpün de barışalım. Artık gariban lcd monitörlerinizdeki o hiç umursamadığınız gasgarip(bkz. tamam-tastamam) belki bugüne kadar varlığına önem vermediğiniz o pikselcikler şu an itibari ile beni kendi kişisel tanrıları ilan etmiş hatta ibadet etmeye bile başlamış olabilirler(V'amen). Aranızda bazı sivriler çıkıp 'piksel bizim, monitör bizim sana ne oluyor ulanınız!' diyebilir, olsun desinler değişemem. Aslında demek istediğim şeyi demesem de sizin içinizden merak edenler olursa gidip araştırsa bende sıkıntı çekmem siz merak etmeyenler ve zaten bilenlerde sıkıntı çekmezsiniz. Ama hayat her zaman böyle güzel değil o yüzden çekin biraz sıkıntı (: zaten millet kendini tapınaklara, dergahlara kapatıp yıllarca çile dolduruyor siz şurada bir kaç dakika sıkıntı çekmişsiniz çok mu? Ya işte böylede lafımı esirgemem. Bu kadar saptığım yeter geri dönüyorum; hani pikseller diyordum en son hatırladınız mı? İşte tabiri caiz ise(diyanete maille sordum fetva gelirse yayınlarım caiz mi değil mi!) bu pikseller götlerini yırtıyorlar sırf siz ekrana baktığınızda arka planı beyaz beyaz aydınlatmak için. Tabi onlar bunu yaparken elektrik sayacı gaza basıyor, elektrik üreten termik santraller havayı kirletiyor, kutuplardaki buzullar erimeye devam ediyor, enerji ihtiyacını karşılamak için doğanın içine sıçılıyor falan filan fişmekan. Yani 'sana da günah bana da günah yeter artık uslan yoksa...' tadında bir durum ortaya çıkıyor. Ama siyah yapıyorum pikselcikler hiç kendilerini kasmak zorunda kalmıyor ve yukarıda saydığım durumların hepsinin tam zıttı işte kısaca!

Birde logo mu dersiniz, resim mi dersiniz bilmiyorum size bırakıyorum ama ben tabela diyorum yukarıda gördüğünüz koca S O S yazısına. Neden S_O_S demeyin 'bir nik neyim masalında' anlattığım için bunu tekrar anlatma niyetim yok çünkü. Bunun yerine neden tabela deyin de bende dinleyen var diye sevinip bir şeyler karalayayım, neyse dediniz varsaydım ben. Tabelayı buluşum aslında taaa lidyalılara kadar dayanır ama bilseydim ben bunlara yaptığım tabelalar için karşılık olarak takası kabul etmeyince bunlar parayı çıkartıp dünyayı dahada boktan bir yer haline getirecekler hiç takası kabul etmezlik yapar mıydım! Neyse ölenle ölmedim ama gülenle güldüm, ağlayanla ağladım. Sonrada kendi blogumun tabelasını gugıl'(google-gogıl)dan görsellerde arama yapıp buldum(aslında blog için bulmamıştım forumlarda vb. yerlerde daha öncelerden beri kullanıyorum) artık nerenin, kimin logosu pekte dikkat etmedim ama bu bulduğum(çalmanın kibarı) logonun orjinal hali değil. Fotoşop(uzunca;Adobe photoshop cs3) programıyla ekleme-çıkarma-renk değiştirme çalışması yaparken biraz bilinçli biraz bilinçsiz bu haline getirdim. Artık bloger'ın izin verdiği kadarda değişiklik yapıp emir ve görüşlerinize açtım. Bunun dışında eklemek istediğim bir şey yok sayın hakime hanım(hakim bey olsa ırkçı(!) diye eleştirilebilirdim ama artık bu mümkün değil nihhahha!) tanık da sizin sanıkta, şen ola düğün şen ola!

Hiç yorum yok: